Alanında uzman medyum hoca ile sizlere birçok alanda faydalı olabileceğiniz söyliyelim. Mesela sevgilinizden mi ayrıldınız hemen onu geri getirmek için etkili bir büyü ile geri getirir. Birisine aşık mı oldunuz onu size bağlama büyüsü yaparak çok mutlu olursunuz. Bir kişiyle evlenmek mi istiyorsunuz onun kararlarını bu yöne çeker. Veya size büyü yapıldığını mı düşünüyorsunuz onu bozmak için güzel bir büyü yapar. Üstünüzde nazar mı var korkmayın siteye girin ve medyumla iletişim kurduktan sonra size yardımcı olur ve nazarı yok eder. Devamı için siteye bekleriz.
Site Adresi: medyumlar
29 Aralık 2017 Cuma
19 Aralık 2017 Salı
B12 VİTAMİNİ NEDİR HANGİ BESİNLERDE BULUNUR
B12 vitamini suda eriyen, ancak diğer suda eriyen maddelerden farklı olarak böbreklerde,karaciğerde ve bazı diğer vücut dokularında depolanabilen bir vitamin çeşididir.İçeriğinde bulundurduğu Kobalt minerali sebebiyle Kobalamin olarak da adlandırılmaktadır. B12 vitaminin bazı sebzelerden den karşılanabilir ancak bu vitaminin ana kaynağı hayvansal gıdalardır.Hayvansal gıdalardan alınan B12 ‘nin vücut tarafından emilimi daha iyidir.Bu yüzden özellikle vejetaryen olanlar ve yaşlılar B12 vitamini eksikliğine yakanlanma riskine daha çok yakındırlar.B12 vitamini nerelerde hangi gıdalar ve besinler bulunur, faydaları ve görevleri nelerdir hakkında bilgi vereceğiz.
B12 vitamini sebze ve bitkilerde pek yoktur ve vejetaryen beslenenler yeteri kadar tüketememektedir. Aynı zamanda yaşlılarda yaşla birlikte b12 vitamini seviyesi düştüğünden , bu vitaminin eksikliğinden oluşabilecek belirtiler incelenmelidir.Yaşlılıkta görülen bu eksiklik beslenmeyle alakalı değildir,vitaminin uygun olmayan şekilde emilimin dolayı kaynaklanmaktadır.
Vücuttaki b12 vitamini depoları tükendiğinde nörolojik değişiklikler kansızlık belirtisinden daha önce meydana gelmektedir.Belirtileri sayacak olursak eğer bacaklarda güçsüzleşme,el-ayak uçlarında uyuşmalar,karıncalanmalar,algılamada problemler,unutkanlık ve depresyon gibi belirtiler görülmektedir. B12 eksikliği belirtileri vücuttaki depolama tamamen tükendikten sonra 5 veya 6 yıl civarı kendini göstermeyecektir, bu yüzden sürekli B12 takviyesi yapılmalıdır.Eğer yeteri kadar b12 aldığınızdan emin değilseniz veya b12 değerlerinizin düşük olduğunu düşünüyorsanız eğer kan testi yaptırmanızda fayda vardır.
B12 Vitamini Faydaları :
-Sinir sisteminin düzgün bir şekilde işlevini yerine getirmesine yardımcı olur.
-Sigara tükenlerde görülen olumsuz durumlarla savaşmaktadır.
-B12, folik asitle işbirliği içinde kansızlılığın giderilmesine sağlar.
-Kandaki oksijeni taşıyarak,vücudun her türlü kötü etkiye karşı savaşmasında etkilidir.
-Kadınlarda doğurganlığı arttırmaktadır.
-Hücreleri canlı tutarak daha genç vücuda sahip olmamızda etkilidir.
-Sinir uçlarını yeterli seviyede geliştirir.
-Demir oluşumuna destekte bulunur.
-Öğrenme kabiliyetinin artmasını destekler.
-Çocuklarda zeka gelişimine yardımcı olmaktadır.
B12 Vitamini Eksikliğinde Görülebilecek Olan Rahatsızlıklar:
-Omur ilikte yıpranmalar görülür.
-Yürümede güçlükler ve bozukluklar meydana gelir.
-Kulakta çınlamalar meydana gelir.
-Ayak ve ellerde uyuşmalar meydana gelir.
-Sürekli vücutta halsizlik yorgunluk görülmektedir.
-Kansızlığı artmasına neden olur.
-Depresyona ve sinirlerin yıpranmasına sebep olur.
-Kalp çarpıntılarına neden olmaktadır.
-Hafıza kaybı ve unutkanlığın görülmesine neden olur.
-Sindirim sisteminin düzgün çalışmasına sebep olur.
-Nefes alıp vermede güçlükler ortaya çıkar.
-Sürekli uyuma isteği ve baş dönmeleri görülür.
-Huzursuz bir psikoloji ortaya çıkar.
-Karaciğerde büyümeler başlar.
-Gözlerde bozulmalar görülür.
-Baş ağrıları ortaya çıkar.
B12 Vitaminin Eksikliğiyle Ortaya Çıkan Hastalıklar:
B12 vitamini olmazsa olmaz ve mutlaka alınması gereken vücutta bulunması gereken vitaminlerden biridir.Eğer vücuda alınmazsa,tüketimi sağlanmazsa şimdi sayacak olduğumuz rahatsızlıklar meydana gelir.
*Kanser
*Alkolizm
*Anemi
*Nöropatiler
*Lösemi
*Astım
*Çöl yak Hastalığı
B12 Vitamini Bulunduran Besinler Nelerdir:
İçerisinde B12 bulunduran besinleri sayacak olursak ;
-Kahvaltılık gevrekler
-Soya sütü
-Yağlı ve yağsız yoğurt
-Deniz yosunu
-Karides
-Geyik eti
-Süt
-Sığır Eti
-Karaciğer
-Böbrek
-Yumurta
-Peynir
-Tavuk
Selamlar değerli okuyucularımız.Fiyattan tutun da renk, koku,tat,lezzet,görünüş, fiziksel ve kimyasal özellikleri, besin değeri gibi pek çok farklılık bulunan kaşar ve beyaz peynirin farklarına değineceğiz.Genel olarak besin değeri ve beslenme açısından özellikleri ile birlikte bu farklılığın nedenini açıklayacağız.Öyle ya ikisi de sütten yapılıyor ve maya katılıyor ancak nasıl bu denli bir fark oluşuyor?
Öncelikle kaşar ve beyaz peyniri besin değerine göz atalım:
Kaşar Peyniri Beyaz Peynir
Karbonhidrat: 2.57g 8.22 g
Protein: 27g 16.8g
Yağ: 25g 23g
Kolesterol: 103mg 53mg
A Vitamini: 985 IU 228IU
Potasyum: 78mg 103mg
Kalsiyum: 668 mg 422 mg
Demir: 0.13mg 3 mg
Yağlı, yağsız gıdaya göre değişme gösterse de ortalama değerler bu şekildedir.
Kaşar ile Beyaz Peynir Farklılığının Ana Sebebi Nedir?
İkisi de sütten yapılır ve aynı maya eklenerek yapılmaktadır.Ancak farklılığın sebebi yapım aşamasındaki sıcaklık farklılığıdır.Kaşar peyniri yaparken süt süt 60 65 derecelere çıkarken beyaz peynirde bu değer 85 90 lara kadar çıkmaktadır.Bu sıcaklık farkında beyaz peynirde serum proteinleri denatüre olmaktadır.Serum proteinleri denatüre olunca elektrostatik etki ile birlikte kalsiyum çöker.Beyaz peynire kaynatmadan sonra kalsiyum kazeinat katılma sebebi budur.Çünkü serum proteinlerinin denatüre olması ve azalan protein sebebiyle peynirin yapı kazanması için kalsiyum gereklidir.Bilimsel olarak elektrostatik ortamın tekrar dengelenmesi için kalsiyum gerekir ve bu yüzden süte kalsiyum kazeinat ilave edilmektedir.
İşte bu serum proteinlerinin denatüre olması sebebiyle kaşar ile beyaz peynir farklılığına sebep olmuştur.Aynı zamanda kaşar peynirinin besin değerinin fazla olmasının sebebi de budur.Serum proteinlerinin bulunduğu kaşar peyniri aynı zamanda fermantasyonun da etkisiyle besin değeri yükselmiştir.
Beslenme Açısından Farklılıklar Nelerdir?
Yağsız ve yağlı olmasına göre içeriği az da olsa değişse de kaşar peyniri her anlamda beyaz peynire besinsel açıdan daha üstündür.Çünkü serum proteinleri kaşar peynirinde mevcuttur.Bununla birlikte damak zevkine göre beyaz peyniri de kaşar peynirini de tercih edebilirsiniz.
Tansiyon sorunları açısından değerlendirecek olursak beyaz peynirin tuz oranı biraz daha yüksektir.
Bu bilgiler ışığında peynirin sağlık açısından faydalarına bakıldığında mutlaka her gün kahvaltılarda tüketmemiz gerekmektedir.Bilgi verme amaçlı yazımızı okuduğunuz için teşekkür ederiz. Mutlu ve Sağlıklı günlere.
GÖBEK KARIN YAĞLARINI YAKAN ERİTEN GIDALAR NELERDİR?
Göbek ve karın yağları genel olarak her zaman karşılaştığımız sorunlar arasındadır.Sağlık sorunları bir yana psikolojik olarak da bizleri etkilemektedir.Göbek yağları dahil olmak üzere fazlalık bütün yağlarınızı eritmek isterken dikkat etmeniz gereken en önemli kural spor ve beslenmedir.Çok spor yapsanız fakat düzgün beslenmeseniz hiç bir fayda sağlanmaz.Aynı şekilde ne kadar beslenmenize dikkat etseniz de spor yapmadığınız sürece iyi verim alamazsınız.Bu yüzden bu 2 kombinasyonu dengelemelisiniz.Bu yazımızda biz beslenme konusuna değineceğiz.Yapacağınız yürüyüş dahi olsa bu gıdaları tüketerek göbek yağlarınızı eritmede size oldukça faydalı etkileri olacaktır.Şimdi göbek eriten gıdalara göz atalım:
Göbek Karın Yağlarını Yakan Eriten Gıdalar Nelerdir?
1: Avokado
Düzenli olarak avokado tüketimi göbek yağlarını eritecek olan en etkili meyveler arasındadır.Kalp sağlığı açısından da çoklu doymamış yağ asitlerince zengin olan avokado zengin besin değerine sahiptir.Yapılan araştırmalarda avokado tüketen kişilerde karın yağları oranının daha az olduğu tespit edilmiştir.Doymamış yağ asitlerin insülin direncinden olumlu etkilerinden dolayı böyle bir durum oluştuğunu düşünüyoruz.Sonuç olarak göbek yağlarını eritmek için avokado tüketmenizi tavsiye ediyoruz.
2: Hindistan Cevizi
Hem kilo vermek hem de göbek yağlarınızı eritmek istiyorsanız hindistan cevizi tüketmenizi tavsiye ediyoruz.Çünkü hindistan cevizi metabolizmayı hızlandıran trigliserit açısından zengindir.Bu trigliseritler kilo vermeyi hızlandırdığı ve özellikle göbekte biriken inatçı yağların yakılmasına yardımcı olmaktadır.Yapılan araştırmalarda 1 aylık tüketim sonucunda bel çevresinde olumlu incelmeler görülmüştür.
3: Çilek
Çilek ve çilek benzeri olan ahududu, yaban mersini yağ yakan enzimlerle doludur.Bu gıdaları daha çok tüketerek karın yağlarını hızlı bir şekilde eritebilirsiniz.Aynı zamanda çilekte bulunan yüksek diyet lifi sayesinde midede su alıp şişerek sizleri daha uzun süre tok tutmaya ve erkenden doymanıza yardımcı olacaktır.
4:Yulaf
Diyestisyenler zayıflamak için yulafı tavsiye etmektedir.Ayrıca spor yapanlar da protein açısından zengin olan yulafta bulunan abdominal yağlar sayesinde bel ve göbek çevresini inceltebilirisiniz.Aynı zamanda lif olarak zengin olan yulaf, erkenden acıkmanızı engelleyecektir.Özellikle kahvaltılarda sütle birlikte tüketebilirsiniz.tabi ki şeker eklemeden….
5:Balık
Balıkta bulunan D vitamini ve omega yağ asitleri sayesinde göbek yağlarını eritmede size yardımcı olacak en sağlıklı gıda haline gelmektedir.Bu besleyici gıdayı haftada 2 kez tüketmenizi öneriyoruz.
Değerli okurlarımız. Bu gıdalarla birlikte mutlaka spor yapmanızı öneriyoruz.Özellikle zamanınız olmasa bile günde en az 30 dakika yürüyüş yapmanızı öneriyoruz.Özellikle gece 9 dan sonra ağır gıdalar tüketmeyin.Limonu bol bol tüketin.Yağ tüketeceksiniz zeytin yağını tercih edin.
SOĞUK SICAK SIKIM TAŞ BASKI NEDİR NE DEMEKTİR
Merhabalar sevgili okurlarımız.Her geçen gün teknolojinin gelişmesiyle birlikte farklı kavramlar hayatımıza girmektedir.Sayfamıza gelen mesajlar sonrasında önemli bir konuya değineceğiz.Zeytin yağı, bazı esansiyel yağlar ( Çörek Otu Yağı gibi), ve daha bir çok üründe sıcak soğuk sıkım, taş bakı gibi kavramlar belirtiliyor.Özellikle ambalaj üzerinde büyük yazılarda bunlar belirtilmektedir.Peki ne anlama geliyor farkları nelerdir bunlara değinelim:
Soğuk Sıkım ne Demektir?
Özellikle zeytin yağı üretiminde veya esansiyel yağların üretiminde bu kavram kullanılır.Soğuk sıkım; ürünün yağını çıkartma işleminde sıcaklık uygulanmamasıdır.Yani zeytinin yağı çıkartılırken sıcaklık uygulanmaz.Bu yöntemde yağ çıkarılırken sıcaklık uygulanmadığı için hem yağdaki vitaminler ve bazı besin maddeleri yok olmaz.Hem de sıcaklığın olumsuz etkisi olan serbest yağ asitlerinin oluşumu engellenir.Bu yüzden hem besin değeri hem de sağlık açısından soğuk sıkım daha sağlıklıdır.
Sıcak Sıkım Nedir?
Yağı çıkarmak istenen gıdanın belli sıcaklığa ısıtılarak sıkılma işleminin yapılmasıdır.Buhar verilmesi veya metal baskılarda direk metalin sıcaklık vermesi gibi işlemlerle uygulanmaktadır.
Soğuk Sıkım Daha Sağlıklıysa Neden Sıcak Sıkım Var?
Soğuk sıkım sağlıklı olsa da bir dezavantajı vardır.Zeytin veya sıkılan herhangi bir gıdanın ezilme işleminde yağ tam olarak çıkmaz.Eğer sıkılan gıda sıcaklığı artırılırsa %20 % 30 oranında daha çok yağ çıkmaktadır.İşte bu yüzden dolayı üretici sıcak sıkımı istemektedir.Günümüzde tüketiciler soğuk sıkımı daha çok istediği için üretici soğuk sıkım yapmakta ancak soğuk sıkım sıcak sıkıma göre daha pahalıdır.Az çıkan yağ açığını bu şekilde kapatmaktadırlar.Bu yüzden fiyatı biraz daha pahalı da olsa mutlaka soğuk sıkım ürünlerini tercih etmenizi öneriyoruz.Zeytin yağı başta olmak üzere özellikle bazı esansiyel yağlar sıcaklığa karşı aşırı hassastır.
Taş Baskı Nedir?
Yine öğütme,parçalama, sıkma işlemlerinde kullanılan ezme işlemi veya değirmenlerin taştan yapılmasıdır.
Avantajları:
Gıda besin değeri daha iyi korunur.
Doğal bir yöntemdir.
Elektrik harcanmaz.
Isınma gibi sorun yoktur.
Dezavantaj:
Yavaş sistemdir.
Sıkma tam olarak etkin olmaz.
Temizlik biraz daha zordur
Metal Baskı Nedir?
Sıkma işleminde gıdanın metal değirmenler tarafından ezilmesi veya öğütülmesidir.
Avantajları:
Daha hızlıdır.
İşçilik azdır
Dezavantajları:
Metal ile çıkan yağ etkileşime girebilir.
Metalin sürtünme ve dönmesinden dolayı ortaya ısı çıkabilir.
Kuruluş maliyeti yüksektir.
Sonuç Olarak:
Fiyat olarak biraz farklılıklar olsa da bu gibi hassas gıdalarda ürünün en az işlenmiş ve en az etkilenmiş olanını tercih etmenizi öneriyoruz.Bu durumda taş baskı ve soğuk sıkım ürünleri tercih etmenizi öneriyoruz.
10 ADIMDA ÖĞRENCİLİKTE BESLENME
Herkese merhabalar, bu yazımda benim de içinde bulunmuş olduğum öğrencilik hayatında neler yiyoruz, neler yemeliyiz , nasıl düzene sokarız beslenmemizi gibi sorular sorarak bizi içine çeken bu beslenme kaosuna son vermek istedim. İnşallah siz de bunları dikkate alır sağlıklı bir öğrencilik geçirip sonrasında nefsinize çok ağır gelecek olan diyetler yapmak zorunda kalmazsınız.
1) Zorluklarla yataktan kalkıp ancak giyinmeyi başarıp koşarak derse yetişmeye çalışmak yerine kendinize 10 dakikalık sağlıklı bir kahvaltı zamanı ayırırsanız uzun ve yorucu ders saatlerinde enerjinizi korur, derse odaklanmanızı kolaylaştırmış olursunuz.
2) Öğün atlamadan gün içinde sık sık beslenmeye dikkat ederseniz , uzun süren açlığın ardından kendinizi kaybedip ilk gördüğünüz fast food çuya girmek zorunda kalmazsınız.
3) Vücudunuz kuruyup size alarm verince değil de yanınızdaki su şişesini günün her anında hatırlayıp içmelisiniz. Suyunuz bitince tekrar doldurun çünkü 500 ml lik su şisesini üç kere doldurup içmekle ancak 1,5 litre ye ulaşabilirsiniz.
4) Öğle yemeğinde okul yemekhanesinde yemiyorsanız , tost, simit, dürüm veya salatayı ölçülü bir şekilde yiyebilirsiniz. fakat hamburger menüler , kızartmalar , makarnalar, pizzalar ve pideleri ancak haftada bir kere görebilirsiniz..
5)Uzun ders aralarında atıştırma ihtiyacı duyuyorsanız , kuru veya taze meyveler , fındık, badem , ceviz vb. tüketebilirsiniz.
6) Akşam yemeklerinizde sizin için salata ve sebze yemekleri ideal fakat haftada iki kere de kırmızı et , köfte tercih etmelisiniz. balık tüketimi oldukça az olan öğrenciler ton balığı alternatifini kullanabilir.
7) Arkadaşlarla oturulup kalkılmayan kafelerde yenen tatlılar içilen kahveler ve meyve sularına da dikkat!! Haftada iki kez tatlı diyelim , ister sütlü tatlı, dondurma; ister meyve ve yoğurt ; ister 20 gr bitter ile 15 badem .. Seçim sizin. Kahve içerkende kremasız ve az şekerli kahve seçiminin bize zararı değil faydası olacaktır.
8) Vize, final haftasında geceleyen arkadaşlar; yaşadığınız stresle oluşan açlık nöbetlerinde, şekersiz kahve ile diyet bisküviler olsun, kuru meyveler olsun, kuru yemişler olsun size yardımcı olucaktır.
9) Çubuk krakerler, kremalı bisküviler , gofretler, cipsler bunlar hepimizin zor zamanında yetişmiş olan melek görünümlü zararlı yiyeceklerdir , bunların yerine yoğurtlar , meyveler, müsli barlar ve hep söylemiş olduğum kuru yemişler yardımcınız olacaktır.
10) Son olarak günlük rutinimizde; okula gidip sırada OTURMAK, cafeye gidip arkadaşlarla OTURMAK , eve gidip bilgisayarın karşısında veya ders çalışmak için OTURMAK’tan başka yürüyüşler yapmak, bisiklet turları yapmak , okulunuzun spor aktivitelerine katılmak veya dans etmek yakılan kaloriyi alınan kaloriden üstün kılar benden söylemesi..
Ve bütün bunlar sizi sağlıklı, aktif, başarılı ve mutlu bir öğrenci kılar..
Lahana Turşusunun Faydaları
Lahana turşusu yaz kış fark mevsim fark etmeden tüketilen ve sevilen bir besindir.Lahana turşusu laktik asidin kullanılmasıyla elde edilen bir lahana bazlı fermente besindir.Bu besinin tüketilmesi besin değeri bakımından yüksek olduğundan bireyin zinde ve sağlıklı kalmasına yardımcı olmaktadır.
Lahana içeriğinde B,C,A ve K vitaminlerini barındırır ve bunun yanında yüksek miktarda lif içermektedir. Fermente (mayalama) gıda ülkemizde hatta dünyada lahana turşusunun fermente edilmesiyle başladı.Lahana turşusunun lezzetli olması çok tüketilmesi yanında sağlık ve güzellik açısından da pek çok önemi vardır.
Lahana Turşusunun Faydaları:
-Kanseri Önlemektedir;Lahana turşusunun içeriğinde bulunan izotiosiyanatlar denilen bileşik Kanserli hücrelerin çoğalarak yayılmasını önler .Kolon,meme kanseri,prostat ve akciğer kanseri gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltmaktadır.Bunun yanında lahana turşusu içeriğinde bulundurduğu antioksidanlar serbest radikallerle savaşarak vücuda vereceği zararlı etkilere karşı koruma sağlar.Lahananın vücuda sağlayacağı yararı görebilmek için her hafta 3-4 kez tüketilmesi gerekmektedir.
-Kalp Rahatsızlıklarına Yakalanma Riskini Azaltmaktadır;Ayrıca lahana yukarıda saymış olduğumuz vitaminler dışında içeriğinde potasyum,magnezyum ve flavonoidler içermektedir.Bu üç içerik ayrılmazdır ve kalp sağlığı için çok önemlidir,kalp rahatsızlıklarını azaltır.Yine içeriğinde bulundurduğu lifler sayesinde ana damarlar ve kan damarlarındaki tehlike arz edecek kolesterolü yok eder.
-Anne Ve Bebeğin Sağlığı için Önemlidir;Anne karnında bebeğin gelişimi için önemli olan folat içeren lahana turşunun hamilelikte tüketilmesi bu yüzden önemlidir.Ayrıca lahana demir alımını ve bebeğin anne karnında sağlıklı gelişimini sağlayan C vitamini içerdiğinden gebe kadınların vazgeçilmez bir besindir.
-Sindirim Sistemine Yardımcı Olur;İrritabl sendromu gibi bozukluklardan korunmak için sağlıklı bir sindirim sistemi şarttır.Laktik asit ve probiyotik bakteriler sindirim sistemini dengelemeye yardımcı olur ve bu lahana turşununda bolca bulunmaktadır.Bu besin boşaltım sistemininde de düzene girmesini sağlar ve bu şekilde mide ülseri,kolon kanseri gibi rahatsızlıklara yakalanma riskini azaltır.
-Beyin Fonksiyonlarını Korur;Lahana turşusunun içeriğinde bulundurduğu B6 vitamin bileşikleri beyin ve sinir hücrelerinin sağlıklı ve düzgün biçimde çalışmasına yardımcı olur RBC oluşumunu da destekler.
-Kan Şekeri Düzeyini Dengeler ve Korur;Lahana turşusunun içeriğinde bulunan magnezyum ve liflerin birleşimi özellikle şeker hastaları için önemlidir. Vücudumuzdaki kan şekeri seviyesini dengede tutar.
-Kemik Erimelerini Azaltır; Bu besinde bol miktarda mevcut olan mineraller kemiklerin güçlü olmasına ve osteoporoz gibi rahatsızlıklara karşı koruma sağlar.Lahana turşusunun kemik sağlığı için etkileri içeriğindeki K vitamini ve magnezyum sayesinde gerçekleşmektedir.
-Enerji Sağlar;İçeriğinde bol miktarda demir içermektedir.Buda vücudun metabolizmasını ve kan dolaşımını sağlayarak enerji verir.Aynı zamanda demir anemi gibi kan hastalıklarını karşı da koruma sağlamaktadır.
-Bağışıklık Sistemini Güçlendirir;Birçok sağlık sorunlarının yaşanmasında içeriğinde bulundurduğu vitamin ve mineraller sayesinde engel olur.Bir tabak lahana turşusunda vücudun günlük C vitamini ihtiyacının yaklaşık olarak yüzde 35’i karşılanabilir.Bunun yanında bağırsak florasının korunmasına da yardımcı olmaktadır.
-Güçlü bir antioksidan içeren lahana turşusu özellikle karaciğerler için çok önemli bir besin kaynağıdır.
-Zayıflamak isteyenler için gözde bir besin kaynağıdır.
-Cilde iyi gelmektedir,hücrelerin yenilenmesine yarımcı olur.
Kemik ve dişlerin sağlıklı olmasına yardımcı olur.
-Kolesterolün düşürülmesine yardımcı olmaktadır.
-Güçlü antioksidan özelliğine sahiptir.
-C vitamini deposudur.
-Göz sağlığını güçlendirmektedir.
-Yüzde aknelerin oluşmasına engel olmaktadır.
Lahana turşusunu evinizde kendiniz yapın başka yazımızda tarifini yazıp ekleyeceğiz.Özellikle kış aylarında bol bol tüketmenizi öneriyoruz.
DEMİR İÇEREN BESİNLER GIDALAR MEYVELER SEBZELER NELERDİR
Değerli okurlarımız demir minerali vücut sağlığımız için en gerekli minerallerin başında yer alır.Bu denli önemli ancak ülkemizde en çok eksikliği görülen minerallerin başında demir minerali yer almaktadır.Bunun başlıca sebebi ülkemizdeki et tüketiminin az olmasıdır.Çünkü demir mineralinin en etkili kaynağı ettir.Gerek et tüketimi alışkanlığının az olması gerekse fiyatlar sebebiyle et tüketimi azdır.Dolayısıyla demir eksikliği sorunu da ülkemizde fazladır.
Yazımızda demir minerali içeriği açısından zengin olan gıdaları sizler için listeleyeceğiz.Ancak dikkat etmeniz gereken nokta hiç bir gıda etteki demir miktarının yerini tutamaz.Bu yüzden az çok demeden eti tüketin.Üstüne bu gıdaları da takviye ederek demir ihtiyacını tam olarak karşılamış olacaksınız.
Demir İçeren Besinler Gıdalar Meyveler Sebzeler Nelerdir?
Ortalama bir yetişkin bir insan günlük 10- 15 mg demir alması gerekiyor.Buna göre tükettiğiniz gıdaları karşılaştırabilirsiniz.
-Et ve Et Ürünleri
1: Karaciğer
100 gram karaciğerde ortalama 10-12 mg demir bulunur. Normal ette ise 100 gramında 5-6 mg demir bulunmaktadır.Karaciğer tartışmasınız en iyi demir kaynağındandır.
2: Tavuk Eti
100 gram tavuk etinde ortalama 1-2 mg demir minerali bulunur.
3: Midye
100 gram midye de ortalam 10 – 15 mg demir bulunur.
4: Yumurta
100 gram yumurtada 1-2 mg demir bulunur.Her kahvaltıda en az 1 yumurta mutlaka tüketin.
-Sebzeler
1: Ispanak
2: Pazı
3:Brokoli
4: Maydanoz
5: Fasulye
-Kuruyemişler
1: Kaju
2: Kabak çekirdeği
3: Antep fıstığı
4: Badem
5:Fındık
6:Ceviz
– Meyveler
1: Kuru İncir
2.Erik
3:Kuru üzüm
4:Hurma
5:Kayısı
6:Şeftali
7:Çilek
8:Nar
-Bakgaliller
1: Mercimek
2:Fasulye
3:Nohut
4:Roka
5:Tere
6:Soya Fasulyesi
7:Barbunya
-Bazı İçecekler
Genel olarak yukarıda bulunan gıdaların suları da doğal olarak demir minerali içerir.Bir konuya değinmekte fayda var.Örnek olarak şeftalide demir bulunurken şeftali suyunda demir var mıdır gibi soru aklınıza gelebilir.Şeftali suyu yapılırken elbet ki bazı kayıplar yaşanacaktır.Ancak şeftali suyu pastörize işlemi sırasında bazı vitaminler yok olsa da demir minerali açısından sorun yoktur.Çünkü demir minerali yüksek sıcaklıklara dayanıklıdır.Ancak işleme ve dolum esnasında oksidasyon, süzme vs gibi durumlarda bazı kayıplar gözlenebilir.
1: Şeftali Suyu
2:Çilek Suyu
3: Erik Suyu
4:Üzüm suyu
5: Nar suyu
Demir Eksikliği İçin Bazı Önemli Tavsiyeler:
Değerli okurlarımız.Beslenme genel sağlık açısından çok önemlidir.Demir içeriği yüksek olan bu gıdaları tüketmek bile bazen faydalı olmayabilir.Şimdi bu konuda bazı önemli tavsiyelere yer vereceğim.Dikkat etmenizi öneriyorum.
Çay Kahve Gibi Ürünlere Dikkat
Çay ve kahvede bulunan besin maddeleri kafein ve uyarıcı maddeler minerallerin emilimini azaltır.Demir minerali de buna dahildir.Bu yüzden yemek yedikten hemen sonra çay içmenizi önermiyoruz.Ayrıca çay içecekseniz de mutlaka limonlu çay içmenizi tavsiye ediyorum.Çünkü limonda bulunan C vitamini mineral ve vitamin emilimini arttırır.Çaya eklediğinizde de çayın bu olumsuz özelliğini yok eder.Aynı şekilde B12 eksikliği için de bu kural geçerlidir.
Her Yemekte Yeşillik Mutlaka Bulunsun
Üstteki maddeye benzer olarak her yemekte mutlaka yeşil sebze bulundurun.Çünkü sebzelerde bulunan besin maddeleri ve C vitamini sayesinde demir emilimi artacaktır.Daha iyi bir şekilde sindirim olacak ve mineraller etkili bir şekilde kana geçer.Aksi taktirde siz ne kadar yeseniz de vücuda alınmadan bağırsaklardan dışarı atılır.
Lifli Gıdalara Dikkat
Lifi yüksek gıdalar sindirim açısından ne kadar faydalı da olsa demir emilimi açısından olumsuz özellikleri bulunur.Özellikle şu durumlar sık karşılaşıyorum.Beyaz ekmek tüketmiyorum ancak kepek ekmeği çok yiyorum.Kepek ekmeği lif açısından zengindir ve sindirimi kolaylaştırır ancak bunu yaparken bazı mineralleri de emdiğini unutmayın.Bu yüzden kepek de olsa ekmek tüketimini mutlaka azaltın.Lifli gıdaların tek olumsuz özelliği budur.Dikkat etmemiz gerekiyor.
Et Sevmiyorsak Ne Yapmalı?
Sevgili okurum et sevmiyor olabilir bu gayet doğal ancak bilmen gereken bir şey ise et yemen gerektiğidir.Çünkü demirin en iyi kaynağı ettir.Bitkilerin demir içeriği yüksek olsa bile sindirimi düşüktür.Sebzelerin lif oranları yüksek olduğu için bu demirin vücuda gitmeden dışarı atılmasına sebep olur.Bu yüzden sebzeler ve baklagiller dahil tam olarak demir ihtiyacını karşılamaz.
Farklı bir bilgi olarak sebzelerin sindirilme olarak fayda oranı %50 dir.Yani yediğimiz sebzedeki mineraller ve diğer besin maddelerinden %50 oranında faydalanırız.Ette bu oran % 70 80 civarındadır.(Bu değerlerde 100 olan referans tek bir kusursuz gıda vardır bunu yazı sonunda belirteceğiz 🙂 )Bu yüzden hem demir içeriği yüksek hem de sindirimi yüksek olan et tüketmemiz gerekiyor.Haşlanmış eti tavsiye etmekle birlikte ille de sevmiyorum diyorsanız kızartma, döner, köfte,kıyma gibi şekillerde baharatlarla karıştırarak mutlak ve mutlaka tüketin.
Bağırsak Florasının Önemi ve Probiyotikler
Vitamin ve minerallerin sağlıklı olarak emilebilmesi için bağırsak florasının sağlıklı olması gerek.Antibiyotik tüketimi bağırsak florasınınen büyük düşmanıdır.Zararlı mikro organizmalarda birlikte faydalı mikro organizma yani probiyotikleri de yok etmektedir.Bu yüzden dikkatli olun, doktor önermedikçe antibiyotik tüketmeyin. Probiyotik açıdan zengin gıda kefiri öneriyoruz.
Sağlık hayatımızda en önemli değerlerden biridir.Bu yüzden kendinizi sevin, beslenmenizi dikkat edin, demir içeriği açısından zengin olan bu gıdaları diyetinize ekleyin.Mutlu ve Sağlıklı günler dilerim.
Genç Taze Cilde Sahip Olmak İçin Cildi Gençleştiren Gıdalar
Genç Taze Cilde Sahip Olmak İçin Cildi Gençleştiren Gıdalar
Yaşam koşulları,stres, iş hayatı ve daha bir çok şey bizleri yaşlandırmakta ve bu etkenler hızlandırmaktadır.Cildimiz ve yüzümüzün her zaman en iyi şekilde görünmesini isteriz.Bazı olumsuz koşulların etkilerini en aza indirmek için önemli tavsiyelere yer vereceğiz.Bu gıdaları tüketerek yaşlanma belirtilerini en aza indirecek ve daha taze bil cilde sahip olacaksınız.Çünkü beslenme şekli bire bir etkilemektedir.Şimdi cildimizi gençleştiren gıdalara göz atalım:
1: Nar
Antioksidan içeriği ve güneş ışığına karşı etkisi ile nar cilt için en faydalı gıdalardan biridir.Cildin genç görünmesine yardımcı olan kalojenlerin parçalanmasını yavaşlatır.Aynı zamanda kırışıklıkların oluşumunu da önleyebilirsiniz.
2: Zeytinyağı
Vücuda faydası saymakla bitmeyen zeytinyağı cilt sağlığı açısından da önemlidir.Omega 3 yağ asitleri ile kalp damar sağlığı ile birlikte cildinizi de koruyacak olan etkili gıdalardan biridir.Omega 3 yaşlanma belirtilerini azaltıcı etkisi vardır.
3: Yaban Mersini
Zengin antioksidan ve antosiyanin içeriği yaban mersinini doğal bir ilaç haline getirmiştir.Vücut ve hücrelerdeki serbest radikalleri uzaklaştıran özelliğe sahiptir.Aynı zamanda antosiyaninler beyindeki nöronları uyararak hücre gelişimine katkıda bulunur.
4: Yeşil Çay
Yeşil çayda bulunan polifenol ve kateşinler cilt lekeleri ve yaşlılık belirtilerini azaltan etkiye sahiptir.Güneşten gelen UV ışınlarının oksidatif etkisini azaltır.Aynı zamanda yeşil çay tümör ve kanser hücrelerine karşı olumlu etkileri bulunmaktadır.
5: Yeşil Yapraklı Sebzeler
Bütün yeşil yaprakları sebzelerde bulunan vitamin ve mineraller yaşlanma belirtilerine karşı önemli özelliklere sahiptir.C vitamini mineraller ve antioksidan içeriği sayesinde cildinizi koruyacaktır.Aynı zamanda içerisindeki K vitamini ve kalsiyumda kemik sağlığı açısından önemli etkilere sahiptir.
6. Balık
Balıktaki Omega yağ asitleri hem vücut sağlığı açısından hemde yaşlanma açısından iyileştirici özelliklere sahiptir.Anti- infalmatuar etkisi ile birlikte oksidatif hasarı en aza indirir.Tüm bunlara ek olarak kalp damar sağlığını korumak için haftada en az 2 kere balık tüketmenizi öneriyoruz.
7: Sarımsak
Yaş ilerledikçe oksidatif hasar sürekli artmaktadır.Vücut toksinleri uzaklaştırmada zorlanır.Sarımsakta bulunan besin maddeleri ve özellikle antioksidanlar oksidatif hasara karşı sizleri koruyacaktır.Damar tıkanıklığını önler ve dolaşım sistemini korur. Aynı zamanda kalp damar sağlığı açısından da önemli etkileri vardır.Son olarak vücuttaki zararlı toksinleri uzaklaştıran etkiye de sahiptir.
8: Su
En önemli gıdayı en sona ekledik.Yukarıda belirttiğimiz gıdaları ne kadar tüketseniz de sağlığı bir vücut ve cilt için su içmeniz gerekir.Faydalı ve zararlı vücudumuzdaki her şey kandaki su ile taşınır.Yetersiz su alımı ne hücrelerin ihtiyacını karşılar ne de oskidatif etkinin uzaklaşmasını sağlar.Bu yüzden mutlaka su tüketimini arttırmanız gerekiyor.Aynı zamanda organların tam olarak çalışması ve cildinizin parlaması için su olmazsa olmaz gıdalardandır.
16 Aralık 2017 Tarihli 17 Adet Gıda Mühendisi Kadro ve Görev Yerleri
Merhaba sevgili okurlarımız. Gün geçtikçe daha çok alım yapılması konusunda ısrarla söylemlerimiz pekte olumlu sonuç bulmasa da ilk olarak 17 adet Gıda Mühendisi ataması yapılması biraz umutlarımızı yeşertti. Kadro şartları ve alım yapacak yerleri listeledik.Şartlara uyuyorsanız başvuru yapmanızı tavsiye ederiz.
ARANILAN ŞARTLAR | KURUM | GÖREV | ŞEHİR | ÇALIŞMA YERİ | EĞİTİM | KADRO SAYISI |
4799 : Gıda Mühendisliği lisans programından mezun olmak. 7300 : Bu kadro / pozisyonda vardiya sistemi uygulanmaktadır. 7225 : Güvenlik Tahkikatının Olumlu Sonuçlanması 6506 : B sınıfı sürücü belgesine sahip olmak | KADIKÖY (İSTANBUL) BELEDİYE BAŞKANLIĞI | ZABITA MEMURU | İSTANBUL | Merkez | Lisans | 3 |
7225:Güvenlik Tahkikatının Olumlu Sonuçlanması 4799:Gıda Mühendisliği lisans programından mezun olmak. | MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ | MÜHENDİS | İSTANBUL / BEYOĞLU | Merkez | Lisans | 1 |
7225 : Güvenlik Tahkikatının Olumlu Sonuçlanması 4799 : Gıda Mühendisliği lisans programından mezun olmak. 6503 : A2 Sınıfı Sürücü Belgesi Sahibi Olmak | ŞİŞLİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI | ZABITA MEMURU | İSTANBUL | Merkez | Lisans | 2 |
7225 : Güvenlik Tahkikatının Olumlu Sonuçlanması 4799 : Gıda Mühendisliği lisans programından mezun olmak. | ET VE SÜT KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ | MÜHENDİS | ERZİNCAN / MERKEZ | Taşra | Lisans | 3 |
7225 : Güvenlik Tahkikatının Olumlu Sonuçlanması 4799 : Gıda Mühendisliği lisans programından mezun olmak. | ET VE SÜT KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ | MÜHENDİS | DENİZLİ / MERKEZ | Taşra | Lisans | 1 |
4799 : Gıda Mühendisliği lisans programından mezun olmak. 7225 : Güvenlik Tahkikatının Olumlu Sonuçlanması | ET VE SÜT KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ | MÜHENDİS | ERZURUM / MERKEZ | Taşra | Lisans | 1 |
7225 : Güvenlik Tahkikatının Olumlu Sonuçlanması 4799 : Gıda Mühendisliği lisans programından mezun olmak. | ET VE SÜT KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ | MÜHENDİS | ANKARA / SİNCAN | Taşra | Lisans | 6 |
Sebzelerde “ARILIDIR” ibaresi ne anlama gelir ? Arılılar daha mı doğaldır ?
Pazarlarda sık sık görürsünüz. Özellikle domateslerin üzerinde arılıdır yazar. Fakat çoğumuz bu arı meselesini bilmeyiz ve arı toplumumuzda ve dünyada sevilen, saygı duyulan üretken bir kanatlı olduğu için arılı domatesler de bize diğerlerine göre daha doğal gelir, arılı domatesler daha iyidir, daha daha sağlıklıdır izlenimi yaratır. Peki bu doğru mudur ? Madde madde inceleyelim.
1- Serada arı kullanımının amacı ne ?
Normalde çiçekler tozlaşırken rüzgar ve diğer canlıların yardımına ihtiyaç duyarlar. Özellikle arılar ve böcekler çiçeklerden nektar almak için üzerine konarlar ve ayaklarıyla, vücutlarıyla o çiçekten bulaşan polenleri başka çiçeğe taşırlar. Böylece çiçekler arası döllenme olur ve sonucunda meyve oluşur. Tozlaşma dediğimiz bu olay olmazsa kesinlikle çiçekler meyveye dönüşmeyecektir. Bu yüzden tüm çiçekler güzel koku salgılarlar, böcekler üzerimize konsun da tozlaşma sağlayalım…
İnsan eliyle kurulan seralarda ise böcek ve rüzgar etmeni olmadığı için bu tozlaşma olayını elle yapmak zorundadırlar. İşte bu yüzden seranın içine bir arı kovanı koyarlar ve arılar çiçekten çiçeğe gezdikçe tozlaşma doğal yoldan sağlanır.
Doğada tozlaşma hayvanlar ve rüzgar yoluyla yapılıyor
Doğada tozlaşma hayvanlar ve rüzgar yoluyla yapılıyor
2- Arılı sebzelerde hormon kullanılmıyormuş. Doğru mu ?
Arı kovanı bulunmayan seralarda tozlaşmayı sağlamak için özel bir tür hormon kullanılır. Bu hormon tek tek çiçeklere püskürtülür ve çiçeğin yapay yoldan döllenmesi sağlanır. Bu yüzden arılı seralarda tozlaşma hormonu kullanılmaz.
Fakat diğer tüm geliştirici ve olgunlaştırıcı hormonlar yine kullanılmaya devam edilir. Seracılara sorduğunuzda ise övüne övüne arılı domatesler hormonsuzdur kardeşim derler ki bu sözleri sadece ve sadece ticari çıkar sağlamak içindir. Arılar ile sağlanan döllenme ne meyvenin gelişimine etki eder, ne toprak kalitesini arttırır, ne lezzetini arttırır. Döllenmeden başka hiçbir işe yaramaz.
3- Kullanılan arılar özel mi ?
Normal bal arıları yavaş hareket ettiği için seralarda daha hareketli bir tür olan bombus arıları kullanılır. Bu arıların kullanılmasının çok mantıklı bir açıklaması daha vardır. Hormonlu dölleme ile arılı dölleme arasındaki farklar şöyle listelenebilir:
Hormonla dölleme yapıldığında her seferinde özel hormon almak zorundasınız. Ayrıca o hormonu uygulamak için elemanlara ihtiyacınız var. O yüzden hormonlu dölleme daha pahalıya gelir.
Bombus arıları çok hareketli olduğu için kısa sürede tüm döllenme işleri biter, zamandan tasarruf edilir.
Arılı dölleme yapıyorsanız sattığınız ürüne arılıdır ibaresi koyarak satışları arttırma şansınız daha yüksektir.
Ayrıca biz hormon kullanmadık diye insanımızı aldatıcı kelimeler kullanmanıza da imkan tanır 😉
Sera arıları böyle ufak kutular içinde satılıyor
Sera arıları böyle ufak kutular içinde satılıyor
4- Arıların ürün kalitesine bir katkısı var mı ?
Arıların ürün kalitesine hiçbir katkısı yoktur. Neden diye soracak olursanız onu da şöyle açıklayayım:
Seralar dış ortamla bağı kesilmiş izole alanlardır. Ve seralarda üretimde kullanılan toprak her zaman yerinde sabittir. Aynı toprak üzerinde senelerce aynı ürünler yetiştirildiği için toprağın mineral vs değerleri gittikçe düşer. O yüzden her sene toprağın kalitesini arttırmak için, seracılar binbir çeşit kimyasal ürün kullanırlar. Kimisi topraktaki zararlıları öldürür, kimisi toprağa potasyum vs madde desteği sağlar, kimisi suyu daha fazla tutması için kullanılır.
Tüm bunların yanında o toprakta yetişen bitkiler için de birçok kimyasal destekleyici kullanılır. Bitkinin topraktan daha iyi mineral çekebilmesi için, ışıktan daha fazla yararlanabilmesi için, meyvelerin daha hızlı olgunlaşması için… say say bitmez.
Bu kadar hormon ve kimyasal kullanılırken, ayrıca tüm o bitkiler özel fidelerden yetiştirilirken ( hepsine GDO’ludur diye damga vurmak istemiyorum ama çoğu öyledir ) sadece döllenme hormonu kullanılmadığı için arılı sebzeler doğaldır, sağlıklıdır diyemeyiz. Onu da kullanıverin efendim, ne olacak !! Nasıl olsa bin çeşit kimyasal tüketmeye alışığız.
GDO hakkında bilgi edinmek istiyorsanız bu yazıyı okuyabilirsiniz: GDO gerçeği
GDO’nun zararları ile ilgili yazım: GDO’nun zararlarıyla ilgili çalışmalar
Sonsöz
Sizlere naçizane tavsiyem; böyle kelime oyunlarına aldanmamanızdır. Arılısı arısızı, acısı tatlısı farketmez. Bir ürün serada yetişiyorsa ve bunun yanında bir de mevsimi haricinde üretiliyorsa lütfen almayın, yemeyin.
Fazla Tuz Tüketiminin Belirtileri ve Zararları Nelerdir
Tuz, dengeli bir yaşam için gerekli olsa da biz bunu biraz abartıyoruz.Aşırı tuz alımı hipertansiyona ve ateroskleroza neden olabilir, bu dakalp hastalığı ve inme riskini arttırır.Yüksek sodyum seviyeleri aynı zamanda mide kanseri ve bilişsel gerileme ile bağlantılıdır.Bu gibi riskler fazla tuz alımının sonuçları arasındadır.Yazımızda fazla tuz tüketmenin zararları ve belirtilerine yer vereceğiz.Öncelikle bir kaç soruya cevap verelim.
Çok Fazla Tuz Tüketirsek Ne Olur?
En belirgin etkilerinden biri yüksek tansiyondur. Yüksek miktarda sodyum tüketimi vücudumuzun kan dolaşımında su tutmasını sağlar ve vücudumuzdaki kan hacmini yükseltir. Bu, özellikle beyin, böbreklerimiz ve gözlerimiz gibi arter ve organlara zarar verebilecek yüksek tansiyona (hipertansiyon) yol açar.
Hipertansiyon ve prehipertansiyon, kalp krizi, inme, böbrek hastalığı ve göz problemleri çekme şansını da artırır. Bununla birlikte, Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü, yüksek tuz alımının mide kanserinin muhtemel bir nedeni olduğunu kabul eder.
Sodyum Vücudumuz İçin Gerekli Değil mi?
Tabi ki gerekli ancak biz bunu fazla tüketiyoruz ve fazla sodyumda sağlık açısından zararlı etkileri vardır.Ben çok az tuz kullanıyorum deseniz bile, yediğiniz her yemekte, ekmekte,cips,çerezler, lokantada yediğiniz bir yemek,pizza,et,çorba gibi bir çok yerden zaten tuz alımını yapıyorsunuz.Ek olarak yemeklere tuz eklemek fazla sodyum alımını daha yüksek seviyelere çıkarmaktadır.Dolayısıyla kesinlikle yemeklere ek olarak tuz atmayınız.
Yapılan araştırmalarda günde 2300 mg yani 1 çay kaşığı tuz yeterli iken ortalama 3400 mg tüketilmektedir. Ancak ülkemizde bu miktarlar maalesef daha yüksek derecededir.
Çok Fazla Tuz Alımının ve Tüketilmesinin Belirtileri Nelerdir?
1. Her Zaman susamış ve kuruma hissi
Bu, tüm işaretlerin en belirgin olanıdır. Farkında değiliz, ancak vücudumuz optimal sodyum düzeylerini korumak için çok çalışıyor ve kendi kendine düzenliyor. Çok fazla tuz yediğimizde, bu dengeyi atarız ve beynimiz susuzluk duygusunu tetikleyerek daha fazla su içmeye ve böylece en uygun sodyum seviyelerini geri getirmeye teşvik eder.
2. Artan Su Tutulumu
Yüksek sodyum seviyeleri kan dolaşımına girdiğinde, vücut tüm sodyumun çözülmesi için mümkün olduğunca fazla su tutar. Bu, böbreklerinizin daha az idrar üreteceği ve vücudunuzun çeşitli yerlerinde (ayak, ayak bilekleri, yüz, eller) ödem olarak bilinen şişme veya şişkinlik yaşayabileceği anlamına gelir. Dolayısıyla, sık olmayan idrara çıkma ve / veya ödem görürseniz, diyetinizde çok fazla tuz var demektir.
3. Yüksek Tansiyon
Yüksek tansiyona muzdarip olmanız durumunda, sodyum muhtemel bir nedendir. Çok fazla tuz kan hacminizi arttırır ve bu fazladan kan,kalp ve arterlerinize ekstra yük yaratır. Ne yazık ki, hipertansiyonda genellikle herhangi bir belirti bulunmadığından, insanlar yüksek tansiyona maruz kaldıklarını fark etmeden yıllarca sürebilirler. Doktorunuz, sodyum düzeyinizi belirlemek için kan testleri de dahil olmak üzere laboratuvar çalışmaları yapabilir ve rutin randevular sırasında bile tansiyonunuzu kontrol etmelidir.
4. Böbrek Taşları
Yüksek tuz tüketimi idrarda kalsiyum seviyesini yükselterek böbrek taşı geliştirme ihtimalini artırır. Böbrek taşları geliştirmeye yatkınsanız, çok fazla tuz tüketiyor olabilirsiniz.
5. Obezite
Son yıllarda yapılan araştırmalar, yüksek tuz alımının bazı insanlarda obezite riskini artırabileceğini gösteriyor. Sebepler henüz net değil, fakat bir argüman, çok fazla tuz yemesi sizi susamış hale getiriyor. Bununla birlikte, içme suyu yerine aperatif ya da şekerle tatlandırılmış içecekler için dışarı çıkabilirsiniz. Böylece vücudunuzun ihtiyaç duyduğu enerjiden daha fazla kalori tüketirsiniz. Günde 1 gramlık bir tuz alımı artışının, çocuklar ve ergenler arasında şekerle zenginleştirilen şekerli içeceklerin günde 27 gram artmasına neden olduğu gözlemlendi.
6. Gastrit
Yüksek tuzlu bir diyet ayrıca gastrite neden olabilir, atrofik gastrit gelişme şansını artırabilir ve hatta gastrik tümörlere neden olabilir. Yüksek tuz alımı, Helicobacter pylori (H. pylori) bakterileri tarafından midenin kolonizasyonunu teşvik eder ve bu gastrite neden olabilir ve kötüleştirebilir. Kontrol edilmediyse, gastrik tümörlere de yol açabilir.Çok tuz tüketiyor ve mide sorunları yaşıyorsanız doktora danışmanızı tavsiye ediyoruz.
Kısa Notlarla Tuzu Nasıl Azaltabiliriz?
İlk olarak tuz miktarı en fazla olan gıdaları bilmektedir.Yapılan araştırmalarda tuz tüketiminin %40’ı bu 10 gıdadan sağlanmaktadır.Ekmek,et,pizza,peynir,çorba,makarna,sandviç,patlamış mısır,cips,çerezler yer almaktadır.
Marketten alışveriş yaparken , beslenme etiketlerini dikkatli bir şekilde okuyun ve en sevdiğiniz yiyeceklerin düşük sodyumlu olanlarını tercih edin.
Taze malzemelerle alıp kendi yemeklerinizi hazırlayın. Bu sayede dilediğiniz oranda tuz miktarını ayarlayabilirsiniz.
Yemeklerde tuz tat verir ancak fazla abartmamalısınız. Yemek lezzetini tuz yerine baharatlardan almaya çalışın.
Konserveleri kullanmadan önce iyice yıkayın . Çünkü konservelerin tuz oranı koruma amaçlı yüksek olmaktadır.
Lokantalarda yemek yiyerken, yemeğinizin düşük (ya da hiç) tuz ile hazırlanmasını ve tuzsuz bir salata isteyebilirsiniz.
Potasyum açısından zengin yiyecekleri tüketin.Fazla tuz hasarını yani sodyumu potasyum ile dengeleyebilirsiniz.Bunun için muz, ıspanak, domates, avokado, nar, tatlı patates, somon, fasulye, pancar, brokoli tüketebilirsiniz. Kuru yemiş olarak ceviz tavsiye edilir.
Tuzun tüketimini azaltmak size zor gelebilir. Ancak bu konuda iyi haberlerimiz var. Dilimiz normal beslenmede %30’luk bir tuz azalmasını neredeyse fark etmiyor diyebiliriz. Yani %30 tuz azalması aldığınız lezzeti fazla etkilemeyecektir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)